Salı, Mart 28, 2006

Ayetler ve İbretler / Sunuş

DİZİNİN TAKDİMİ

Âyetler ve İbretler, bir süredir Dost TV ekranlarında günlük olarak yayınlanıyor. On dakika süreli bu programda, hergün Kur’ân’ın bir hakikatine ibret gözüyle bakmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken özellikle dikkate aldığımız üç nokta var.

Birincisi: Kur’ân’a, başkaca hiçbir iddia taşımaksızın, sadece öğüt almak niyetiyle yönelmek.

İkincisi: Âyetleri, özellikle bizim zamanımıza neler anlattığını düşünerek incelemek. Veya, daha başka bir deyişle, âyetleri bugün iniyormuşçasına okumaya çalışmak.

Üçüncüsü: Her defasında sadece bir nokta üzerinde yoğunlaşarak onu bir nebze olsun anlamaya çalışmak.

Kur’ân, hiç kuşkusuz, tüm insanlığa kıyamete kadar yol gösterecek olan kitaptır. Bu itibarla, o, çok yönlü bir merci olarak, pek çok açılardan yaklaşılacak, incelenecek, yorumlanacak kutsal kaynaktır. Bu yaklaşma tarzlarının da herbiri, kendisine göre bir altyapı ve yöntemler gerektirir. Ancak bu, Kur’ân’ın tüm insan tabakalarına birden hitap ettiği gerçeğini gölgelememelidir. Belirli bir alanda uzmanlığı olan veya olmayana tüm insan tabakalarının da elbette doğrudan doğruya Kur’ân’dan alacağı dersler vardır. Ve bu dersler, ancak kulun Allah’tan gelen bir hitap karşısında edep ve tevazu ile diz çöküp onun öğütlerine kulak vermesi ile alınır ve anlaşılır. Zaten Kur’ân, kendi kendisini “tüm âlemlere bir öğüt” olarak tanımlamaktadır.

İnsanın bizzat öğüte muhatap olduğunu bilmesi, o öğütün etkili olması için önemli bir şarttır. On dört asırdır dillerde dolaşan Kur’ân-ı Kerimin dersleri, bütün çağlara olduğu gibi, bu zamana da doğrudan yöneliktir ve bu zamanda yaşamakta olan insanlara da hitap etmektedir. Onu asırlardır okunagelen bir kitap olarak değil de, henüz inmiş ve bizim zamanımızı, bizim toplumlarımızı hedef almış bir kitap olarak incelemeye başladığımızda, daha evvel bize kapalı gibi görünen pek çok anlamların parlamaya başladığını görürüz. Bunu bir alışkanlık olarak benimsediğimiz zaman ise, Kur’ân ile konuşmaya başlamışız demektir. Biz sorarız, o cevap verir. O bizi çağırır, biz “Emret” diyerek huzurunda diz çökeriz. Derken o, hayatımızın üzerindeki ülfet perdelerini birer birer kaldırıp atmaya başlar. Ve biz, Kur’ân’ın şimşekler gibi aydınlatıcı ışığı altında, hayatın gerçekleriyle yüz yüze geliriz. O zaman açıkça görürüz ki, kendimizi ve dünyamızı Kur’ân bize anlatmadan önce, meğer pek aldatıcı bir hayal dünyasında yaşıyormuşuz. Kısacası, bizzat muhatabı olduğumuzun bilinci içinde Kur’ân’ı okumaya başladığımızda, yaşamaya başlamışız demektir.

Yeni bir bakış açısı, yeni bir hayat tarzı demektir. Bunu sindirmek, âlemimize yeni giren kavramları ve anlamları iyice özümseyebilmek için, bunların üzerinde birer birer yoğunlaşmak ve kendimize zaman tanımak gerekir. Bahislerin kısa tutulması, her defasında bir âyetin—yahut âyet içindeki bir cümlenin—gösterdiği bir hakikat üzerinde durulması da işte bu amaca yöneliktir. Bu küçük parçalar ve kısa dersler, öyle umuyoruz ki, sebatla devam edildiğinde, çok geçmeden ciddî birikimleri sonuç verecektir.

Elinizdeki kitap, bir televizyon programı olarak düzenlenen bu derslerin kalıcı olmasını sağlamak amacıyla ve hayatımızı Kur’ân ile şekillendirmemize yardımcı olma niyazıyla size sunuluyor.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Hedefine ulaşmış ve ulaşmakta olan bir program.
Kur'an Âyetleri artık hayatımızla çok içiçe.
Herzaman farklı bir bakış açısı yakalandığını gözleyebiliyorsunuz.
Görülmeyenlerini gösterip,
Kur'anın tazeliğini bîhakkın yaşatıyor.
Kur'an daki mânâlar bitmez elbette ama uzun ömürlü bir program olmasını dilerim.

Ayetler ve İbretler / yeni bir dizi

KUR'AN ÇALIŞMALARINDA YENİ BİR SOLUK Bir süredir Dost TV ekranlarında yayınlanan Ayetler ve İbretler programının ilk 80 bölümü, iki kita...